Saturday, July 3, 2010

i'm counting the days to go...

short stories with tragic endings.

the clock was ticking...
and she was waiting by the window...
 and the bed was empty...
 the clock was still  ticking...
 but she didn't know what she was waiting for...
then she decided to pack her bag...
to go with only one note left behind...

-Fin-

p.s.: for the great photos thanks to "aimeelikestotakepics"

p.s.2: i used these photos without her permission, sorry...:|






Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiç bir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.. Duracak, görecek, hiçbir şey yoktu,her yerde ve sürekli ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla... 

-Stefan Zweig, Satranç

Friday, July 2, 2010

fav quote from Walter Bishop the adorable man!

Walter: When you open your mind to the impossible, sometimes you find the truth.


Wednesday, June 30, 2010

dio"cat"olog.

-hacı bugün hava açıcak gibi görünüyor ha sen ne dersin?
-mrrr...ben kutumdan çıkmam yine de.

-sana kaç kere dedim böyle tepelere çıkma diye!
-ne bağırıyon yea??

- o değil de biz neden yalanıyoruz sürekli hacı?
- eee... bal tutan patisini yalarmış azizim!

Hayatımın kasetini başa sardım. Yeni, yine, yeniden...
Her yeni başlangıçta favori parçamı aramaya devam ederek. Ta ki  " işte bu " diyene dek...  




Tuesday, June 29, 2010

Otelin dışında ihtiyar bir kadın, karşıki sokağın yarı karanlık ağzında, komunist dönemden kalma bir önlük giymiş, caddeyi süpürüyor. Belli bir yöne doğru değil, bir o tarafa bir bu tarafa savuruyor çalı süpürgesini. Sokağı değil sanki aklını süpürüyor.

Ece Temelkuran- Ağrı'nın Derinliği

Monday, June 28, 2010

i've had enough with the rain!

Sessiz sümbül olabilir miyim? Buruşuk çamurlu bir pantolon?
Uykuma reçel döküldü, çayıma göktaşı düştü.

Yasemin Şenyurt- Sessiz Çimenlerde Nefes Al

Sunday, June 27, 2010

Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. Emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu. Yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. Sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. Yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. "Benim yıllarımı paketlemeyin ulan, bırakın dağınık kalsın." diye bağıracaktın.


-Murat Uyurkulak, Tol